Bursa'da doğdu. Eski takvime göre doğum tarihi 1 Mayıs 1326. Yeni takvime 14 Mayıs 1910. Baba Sadık Boran, Kazan Tatarı, tahıl ticareti yapar. Anne Mahire Boran. Behice Boran, ilkokula Bursa'da başlar.
1920
Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlar Bursa’ya girer, ilkokul üçüncü sınıfı bitiren 10 yaşındaki bir kız çocuğu iken ailesiyle İstanbul’a göç eder. İlkokula Fransız okulunda devam eder. Okul kapanır. Boran, ilköğretimini "hususi" şekilde yaptığını belirtir.
1927
Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde orta kısmını birincilikle bitiren (TBMM sicil dosyası) ilk Türk kız öğrenci olur.
1931
Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde lise kısmını birincilikle bitiren (TBMM sicil dosyası) ilk Türk kız öğrenci olur
1931
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne girer.
24.09.1933
Üniversite öğreniminin ikinci yılında isteği üzerine Manisa Orta Mektebi İngilizce öğretmenliğine atanır. Bu görevine 25 lira maaşla başlar (A.Ü. DTCF Personel Arşivi Behice Boran Dosyası, "Sicil Ahval Kâğıdı").
18.02.1934
İngilizce öğretmenliği ehliyetnamesi sınavına girer. Bu sınavdan 10 üzerinden 9,5 alır.
1934
Amerikan Michigan Üniversitesi (ABD) burslu doktora öğrencisi olarak davet eder. Boran'ı bu üniversiteye burslu öğrenci olarak öneren kişi, Amerikan Kız Kolejindeki tarih öğretmenidir. Üniversite Burs Komitesi bu öneriyi yerinde bulur.
Michigan Üniversitesi Yönetim Kurulu tutanaklarınan göre, Behice Boran bursla ödüllendirilir. Ana bilim dalı olarak sosyolojiyi, ikinci dal olarak pedagojiyi seçer. Ana dal olarak sosyolojiyi seçmesinin ardında dönemin bilim anlayışı ile bilim insanı modelinin bulunduğunu düşünebiliriz. Dönemin Tükiye'sinde sosyoloji, "bilimlerin hası" olarak kabul edilir. Ziya Gökalp'in de etkisiyle, sosyoloji, o yıllarda "toplumu değiştirme bilimi" olarak algılanır. Nitekim, Behice Boran, sosyolojiyi bilinçli olarak tercih ettiğini vurgular ve "kafamın ardında Türkiye'nin 'muasır medeniyet'e erişmesi sorunu yatıyordu.", diyecektir (Mumcu 1995:23)
1938
Sosyoloji asistanı olur.
1939
Sosyoloji doktorası yapar. Üniversitede Marksizm ile tanışır. Kendi sözleriyle toplumsal bir probleme çözüm bulmak arayışı içinde olduğu için Marksizm ile tanışır (Mumcu 1995:24). Yine kendi sözleriyle bu "hayatının dönüm noktası" olur.
.02.1939
Doktora tezini, Amerikan toplum yapısının işleyişi üzerine yaptığı "Mesleki Hareketlilik Üzerine Bir çalışma: Birleşik Devletlerde Mesleki Gruplaşmaların Yaş Gruplarına Göre Dağılımının Analizi (1910-1930)" çalışmasıyla tamamlar. Sosyoloji doktoru olur. Türkiye'ye döner.
31.05.1939
Öğretim üyeliğine başvurur, atanması engellenir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'in müdahelesi ile DTCF/Felsefe bölümüne bağlı olarak doçentlik kadrosuyla atanır. 1948'e kadar: İstatistik, Şehir Sosyolojisi, Sosyolojiye Giriş dersleri verir. Öğrencileriyle birlikte, yeni oluşmakta olan Ankara gecekondularında, Ankara ve Manisa köylerinde saha çalışmaları yapar. Üniversite dergisine makaleler yazar.
.01.1941
Bir grup arkadaşıyla birlikte Yurt ve Dünya dergisini çıkarır. Kasım 1942 yayınlanan 21.sayısına kadar sahibi ve yayın müdürlüğünü yapar. Dergide sosyoloji konularıyla ilgili yazar.
1941
Behice Boran'ın Ankara köylerinde başlayan saha araştırmaları, Manisa köylerinde devam eder. Habilitasyon tezi için öğrencisi Fatma Taşkıngöl ile yazın Manisa köylerinde saha çalışması yapar.
02.06.1942
Manisa köylerindeki ilk incelemelerinin sonucu, "Bir Köy Üzerinde Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme Tetkiki" adlı doçentlik tezidir. "Doçentliğe Ehliyet Kazanma Talimatnamesinin 7'nci Maddesi"ne göre hazırlamak zorunda olduğu tezini teslim eder.
20.06.1942
Konusu "Sosyolojide Tekâmül" (gelişme) sunuşuyla doçent olur.
1942
Behice Boran 1942 yazında Manisa'lı olan öğrencisi Fatma Taşkıngöl ile birlikte tekrar bölgeye gider. Ova ve dağ köylerinde (Manisa’da 8 ova, 5 dağ köyü) 58 gün boyunca incelemeler yapar.
1942
Faaliyetini gizli olarak sürdüren Türkiye Komünist Partisi'ne girer. Adımlar dergisinde Zeki Baştımar gibi partililerin yazılarına yer verir. Gizli İlerici Demokrat Gençler Derneğinin çalışmalarını destekler.
1942
Dönemin önde gelen yirmi dört gazetecisinin ve yazarının bulunduğu CHP Edebiyat Ödülü jürisinde yer alır.
.05.1943
"Daha belirgin bir ideolojik çizgide" yayın yapmak üzere öğretim üyesi arkadaşı Muzaffer Şerif Başoğlu ile birlikte Adımlar dergisini çıkartır.
1944
Yurt ve Dünya 42. sayısında, Adımlar 12. sayısında ağır baskılar nedeniyle yayına son verir. 21.sayısına kadar Yurt ve Dünyanın ve Adımların sahibi ve neşriyat müdürüdür.
1945
1942 yılı yazında Manisa'nın ova ve dağ köylerinde yaptığı incelemelerinin sonucu "Toplumsal Yapı Araştırmaları - İki Köy Çeşidinin Mukayeseli Tetkiki" adıyla kitap basılır. Üniversite tarafından dağıttırılmaz. Yıllarca depolarda kalır, çok azı gün yüzü görebilir, elden ele dolaşır. Kitapta, köylerin dışa açık olup olmamalarının sonuçları, köylerdeki cinsiyete dayalı işbölümü, cinsiyetçi ahlak kuralları, ataerkil yapı/ erkek hakimiyeti, emeği değerli olan kadının toplumdaki "düşük" statüsü vb. konuları ele alınır. Çalışmada, "Kadın ve erkek için iki ayrı ahlak miyarı (ölçüsü) var: Kadın için sıkı sadakat, erkek için tam bir hürriyet...Erkeğin bu hürriyetine itiraz etmek kadının aklından geçmez: 'Ne yapacan? Erkek o!' der" diye yazdı. Mübeccel Kıray: "'Sosyal Yapı Araştırmaları' evrimsel değişme teorisinin araştırılmasıydı...Bugün hâlâ Türkiye'nin en büyük değişme boyutu dışa açılmadır ve ilk defa o kitapta ele alınmıştır." der.
1945
Yasal (Ankara) Türkiye Gençler Derneği'nin çalışmalarını destekler. Derneğin yayını Ant Gençlik'te faşizm üzerine yazılar yazar.
1945
Tan gazetesinde demokrasi üzerine bir dizi makalesi yayınlanır.
1945
Tek parti yönetimine karşı muhalefet eden farklı çevrelerin yayın organı olması amacıyla çıkarılan Görüşler'de yazmaya başlar. İktidarın bu çevrelerin yakınlaşmasını önlemek için şiddet eylemlerini kışkırtmasıyla Tan gazetesi ve matbaası tahrip edilir ve Tan Gazetesi ve matbaası tahrip edilir ve Tan'ın yayın yaşamı son bulur. Görüşler Dergisi’ne saldırılır.
15.12.1945
Tan baskınından sonra "umumi şekil ve mizanpajıyla" öğretim üyelerinin yazı yazabileceği bir dergi olarak kabul edilemeyecek olan Görüşler dergisinin yazı kadrosunda bulundukları gerekçesiyle Behice boran, Niyazi Berkes, Pertev Naili Boratav'la birlikte DTCF'deki görevlerinden uzaklaştırılır, bakanlık emrine alınır. Bakanlık emrinde kalışları yaklaşık dört buçuk ay devam eder. Danıştay kararı ile görevlerine geri dönerler.
16.03.1946
Çevirmen Nevzat Hatko ile evlenir.
1946
İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer Meclis kürsüsünden solcu öğretim üyelerini hedef gösteren bir konuşma yapar. Hükümetten gelen baskılar üzerine, Fakülte Yönetim Kurulu kararıyla ders vermeleri yasaklanırlar. Üniversitelerarası Kurul'a itirazda bulunurlar. Kurul uzaklaştırma kararlarını bozar.
1946
TKP lideri Şefik Hüsnü Deymer'in kurduğu Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi'ne destek verir. Partinin gazetesi Söz'de demokrasi, demokrasinin sınıf karekteri ve halkın siyasete katılımı üzerine makaleler yazar.
1947
Sosyolojinin ana akımlarını ve temel konularını ele aldığı ”Geriye Dönüp Baktığımızda Sosyoloji” başlıklı makalesi American Journal of Sociology'de yayınlanır. Makalenin önemli yankıları olur ve uzun süren tartışmalara yol açar. Boran içinde bulunduğu koşullar nedeniyle tartışmayı sürdüremez. (Boran o tarihlerde Amerikan Sosyoloji Derneği'nin Türkiye'den tek üyesidir.)
1948
Üniversite işleyişi içinde atılmalarını başaramayacağını gören dönemin iktidarı 1948'te, TBMM'de Ankara Üniversitesi'nin kadro kanununu çıkarırken Boran, Berkes, Boratav 'ın isimlerini tek tek zikrederek üniversitedeki kadrolarının ödeneklerini keser. Böylece haklarında özel kanun çıkarılır. Memuriyetleri devam eder ama ders vermeleri engellenir. Üniversite öğretim üyeliği fiilen sona erdirilir. İdarenin başvurduğu Danıştay, bir suç oluşmadığına karar vermesine rağmen baskılar sonucunda "sağcı talebeleri sınıfta bırakmak , komünizmi ve Rus rejimini methetmek" suçlamalarının mahkemelerde görülmesine karar verir. Yargılama sonucunda üçer ay ceza alırlar.
1949
Basın Yayın Umum Müdürlüğünde çalışan, Anadolu Ajansı ve Radyo dış yayınlar bölümünde tercümanlık yapan eşi Nevzat Hatko'nun da işten çıkarılmasından sonra, İstanbul'a taşınırlar.
30.06.1950
1948'de başlatılan davada Behice Boran ve arkadaşlarının aldığı üçer aylık ceza kararı Yargıtay tarafından bozulur. DTCF davasından beraat eder.
Kuruluş amacı "Türk halkının barış ihtiyacına tercüman olarak şerefli ve sağlam bir barışın kurulması için... bütün demokratik davalarda olduğu gibi... Barış davasında da halkımızın iradesini belirtecek her türlü kanuni teşebbüslere girişmektir" olarak ifade edilen Türk Barışseverler Cemiyeti kurulur. Kurucu kurulun görev bölüşümü sonucu Boran başkanlığa, Adnan Cemgil de genel sekreterliğe getirilir.
28.07.1950
25 Temmuz 1950'de Demokrat Parti Hükümeti, Kore'deki iç savaşta taraf olan ABD'nin yanında savaşmak üzere asker gönderme kararı alır, komünistlere karşı savaşma çağrısını desteklediğini açıklar. Altı gün sonra da NATO'ya girmek için ikinci kez başvurur. CHP'nin başlangıçta sınır dışına askeri birlik gönderme kararının TBMM tarafından alınabileceği şeklinde biçimsel bir itirazı olursa da, bu önemli karar hiçbir ciddi muhalefetle karşılaşmaz. Tek ve kararlı itiraz, muhalif ses Türk Barışseverler Cemiyeti'nden gelir. İlk olarak TBMM Başkanlığı'na Başkan Behice Boran ve Genel Sekreter Adnan Cemgil imzasıyla çekilen telgrafta, hükümetin TBMM'yi dışarıda bırakarak bir ülkeye harp kararı almış olması eleştiriliyor, "Türkiye'nin Kore'deki silahlı uyuşmazlığa bu şekilde fiilen iştirak edeceği yerde, Hindistan hükümetinin yaptığı gibi, barış yolunda yapılacak teşebbüslerle bu harbin durdurulmasına ve dünya barışının tehlikeden kurtarılmasına çalışması" istenir. Aynı içerikte bir de bildiri bastırılır ve kurucular tarafından İstanbul'un çeşitli yerlerinde dağıtılır. Boran, Eminönü Galata Köprüsü'nün başında dağıtır.
29.07.1950
Boran dağıtımdan bir gün sonra tutuklanır. Bildiriyi dağıtanlardan kimi daha dağıtım sırasında, kimi o gece, kimi de iki gün sonra gözaltına alınır. Tutuklanırlar. Boran önce Sultanahmet Cezaevine gönderilir, birkaç gün sonra arkadaşlarıyla birlikte, elleri kelepçeli olarak posta katarıyla Ankara'ya götürülür. O ve diğer kurucu üye Muvakkar Güran, askeri cezaevinde kadınlar koğuşu olmadığından Ulucanlar Cezaevi'ne gönderilir.
1950
Birinci tutukluluk dönemi...
1950
İkinci tutukluluk dönemi...
30.12.1950
Ankara Garnizon Komutanlığı'na bağlı askeri mahkeme Barışseverleri onbeş aya mahkûm eder. Boran, hamileliği nedeniyle geçici olarak tahliye edilir.
1951
Üçüncü tutukluluk dönemi...
04.09.1951
Oğlu Dursun Hatko doğar.
18.09.1951
Karar, Askeri Yargıtay 2. Dairesi'nden geçerek kesinleşir.
15.12.1951
Gerek Üniversitelerarası Kurul'un Boran ve arkadaşlarının üniversiteden uzaklaştırma kararını bozması, gerekse Yargıtayın verilen hapis cezasını bozması idari ve hukuki bir sonuç doğurmaz. Beş yıllık bir usulsüzlük ve hukuksuzluk sonucunda 1945'te başlayan üniversiteden koparılma süreci, Ankara Üniversitesi Senatosu'nun "devlet memurluğundan ihraç ve üniversite öğretim mesleği yetki, unvan ve haklarından kesin olarak mahrum etme" kararıyla sona erer. Boran, Berkes, Boratav resmi makamlarca yurtdışına çıkmaya teşvik edilirler. Yurtdışındaki üniversitelerden teklifler alırlar. Ama ülkede kalmak için uzun süre direnirler. Sonunda Boratav 1952'de Fransa'ya, Berkes 1950'de Kanada'ya gider. Boran ülkede kalır ve: "Bilim büyük bir kıymet kaybetmişti, ama sosyalizm militan bir lider kazanacaktı".
01.06.1953
Kalan 6 ay 7 gün cezasını yattıktan sonra TBC davası ile ilgili cezasını tamamlayarak Nevşehir Cezaevinden tahliye edilir.
25.09.1953
Türkiye Barış Cemiyeti davasıyla ilgili cezasını tamamlayarak Nevşehir Cezaevi'nden tahliye olduktan 3 ay 25 gün sonra, TKP 1951 Tevkifatı olarak bilinen operasyonunun son aşamasında "gizli komünist partisine girmek" iddiasıyla tutuklanır. İki aydan fazla Harbiye'de hazırlanmış hücrelerde kalır.
01.02.1954
TKP operasyonu ile ilgili davadan delil yetersizliğinden beraat eder.
1954
1954 - 1960 yılları arasında, eşi Nevzat Hatko'yla birlikte kurdukları tercüme bürosunda çalışır. Ayrıca kitap çevirileri yapar.
1960
Bu dönemi siyasal alana müdahale edebilmenin değişik araçlarını yaratma arayışlarıyla geçirir. Başta Mehmet Ali Aybar olmak üzere sosyalist bir arkadaş grubunun içindedir. Bu grup, 27 Mayıs'ın çelişkili doğasına rağmen sosyalist düşünce ve hareket için araladığı kapıyı görür, bu ortamı değerlendirmek için değişik seçenekler üzerinde durur. Önce bir dergi çıkarmayı düşünürler. Maddi imkansızlıklardan ötürü bu başarılamaz.Bir parti kurma arayışı içine girerler. Behice Boran, bu arayışı sonraları "bir parti kuralım mı diye düşünüyorduk" diye anlatır.
.12.1961
Geniş bir aydın çevrenin imzaladığı YÖN bildirisi yayınlanır. Bildiride "çözüm sosyalızmdir" demesine rağmen "asker, sivil bürokrasiye, yukarıdan değişimlere" vurgusu nedeniyle Aybar ve Boran tarafından imzalanmaz. Boran Öncü, Vatan gazetelerinde ve YÖN, Sosyal Adalet dergilerinde 27 Mayıs darbesiyle önemli bir toplumsal ve siyasal açılış yaşandığını, ancak darbeciliğin çıkar yol olmadığını savunan, "kestirme yol"lara karşı çıkan, işçi sınıfının ve geniş emekçi kitlelerin örgütlenmesinin, mücadeleye katılmasının başat önemini belirten yazılar yazar.
1962
Mehmet Ali Aybar'ın 09 Şubat 1962'de TİP Genel Başkanlığı teklifini kabul ettiğini bir basın toplantısıyla açıkladıktan sonra Behice Boran parti üyeliği fişini doldurur, imzalar, tarih belirtmeksizin Aybar'a teslim eder ve "kendi üyeliğim konusunda ben belki objektif olamam, çünkü partiye girmek istiyorum . Parti açısından durumu sen değerlendir ve karar ver. Ben bu konuyu bir daha açmayacağım" der.
1962
Behice Boran, TİP üyeliğine tarihsiz müracatından sonra 27 Mayıs sonrasında solda en büyük çıkışı yapan Yön dergisi tarafından Türkiye üzerine geliştirilen tezleri Marksist bir perspektifle eleştiren yazılar yazar. Boran'ın bu kuramsal mücadelede geliştirdiği tezler, TİP'in siyasal perspektiflerine yön verir. TİP'e üye olarak kabul edilmesi de, bu kuramsal-siyasal mücadele sırasında gerçekleşir. Behice Boran, Yön başyazarı Doğan Avcıoğlu'nun TİP'i değersizleştirmeyi hedefleyen kritik bir yazısına verdiği cevabın ardından parti üyeliğine kabul edilir.
.12.1962
Boran'ın parti üyeliğine kabul edilmesiyle Etüd ve Araştırma Bürosuna davet edilmesi aynı anda olur. TİP Genel Sekreterliği 1962'nin son günlerinde Behice Boran'ı Etüd ve Araştırma Bürosunun ilk toplantısına katılmaya davet eder. Artık 52 yaşında olan Boran'ın hayatında yepyeni bir dönem başlar. Yeni parti programının hazırlanması çalışmalarına katılır. "İşçi sınıfının demokratik öncülüğü"nün programda yer almasını önerir. Hazırlık grubu içinde çıkan farklılıkta Boran'ın görüşü etkili olur ve Kongre'ye bu taslak sunulur.
09-10.02.1964
TİP Birinci Büyük Kongresi'nde Genel Yönetim Kurulu'na (GYK) seçilir.
1964
Bertrand Russel'in düzenlediği "Ortadoğu ülkelerinin atomik silahlardan temizlenmesi" toplantısının çağrılılarındandır.
10.10.1965
1965 Seçimlerinde Ankara'dan aday aoldu. Milli Bakiye Sistemi'ne göre önce Kırklareli milletvekili seçilir. Sonra Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) düzeltme kararıyla Urfa milletvekili olur. Urfa milletvekilliği, Behice Boran için bir tesadüfdür; YSK'nın ad çekmesi yoluyla tespit edilmiştir (Resmî Gazete, 1965). TİP Urfa Milletvekili olarak parlamentoya girer. TİP dış politika sözcüsüdür. Milli savunma, eğitim sorunları üzerine konuşmalar yapar, komisyonlarda görev alır. Türkiye-Avrupa Ekonomik Topluluğu Karma Parlamento Komisyonu'nda yer alır, Avrupa Parlamentosu'nda konuşur.
20-24.11.1966
TİP İkinci Büyük Kongre'de Merkez Yürütme Kurulu'na (MYK) seçilir. Kongrede "Milli Demokratik Devrim (MDD)" tezine karşı parti çizgisinin sözcülüğünü yapar.
1968
Sovyetler Birliği'nin Çekoslavakya müdahalesine karşı çıkan bir makale yazar.
1968
Yayınladığı ”Türkiye ve Sosyalizmin Sorunları” adlı kitapta 27 Mayıs sonrasında Türkiye’nin sorunlarını ve Türkiye’de ve dünyada sosyalist hareketin durumunu ve sorunlarını ele alır, sosyalist ülkelerin kimi yönelimlerini eleştirir, sosyalist demokrasinin geliştirilmesi konusuna olumlu bakar, ancak kapitalizme geri dönülmesi olasılığı gibi bir tehlikeye de dikkat çeker.
.11.1968
Üçüncü Kongre öncesinde Mehmet Ali Aybar ile anlaşmazlık baş gösterir. Nihat Sargın, Sadun Aren, Şaban Erik, Minnetullah Haydaroğlu ile birlikte "5'li Takrir (Önerge)" ile Aybar'a karşı bir muhalefet başlatır. Önerge, partide kişisel yönetim eğiliminin arttığını, parti politikalarının organlarca belirlenmesi ve açıklanması gerektiğini belirtir, TİP Tüzük ve Programında yer alan sosyalizmin demokratik yolunun sulandırılmamasını ister.
09-12.11.1968
Üçüncü Büyük Kongre'de Aybar etkili olur. GYK'ya yedek üye seçilir.
28-29.12.1968
İkinci Olağanüstü Büyük Kongre'de tekrar GYK üyeliğine seçilir. Parti muhalefetinin görüşlerini savunmak, Aybarcılık ve MDD'cilik ile mücadele etmek amacıyla Emek dergisini çıkaranlar arasında yer alır.
03.01.1970
Parti'nin 1969 seçimlerindeki başarısızlığı üzerine 15 Kasım 1969'da toplanan TİP GYK toplantısında Aybar istifa eder. Genel başkanlığa önce Mehmet Ali Aslan, sonra Şaban Yıldız seçilir. Şaban Yıldız'ın önerisiyle MYK toplantısında Boran TİP Genel Sekreteri seçilir. Boran bu dönemde Parti'nin yeniden toparlanması için yoğun bir teorik, politik faaliyet içinde olur.
.11.1970
29-31.10.1970'te yapılan Dördüncü Büyük Kongre ardından toplanan GYK'da TİP Genel Başkanı seçilir. İlk kadın genel başkanıdır. Boran bu tarihten sonra Türkiye sosyalist hareketinde siyasal bir lider kimliği kazanır. Türkiye'de bir parti kongresinde ilk kez, Kürt halkının varlığına ve haklarına ilişkin kararlar alınır. 4. Kongre ile iki yıllık sarsıntıya son verip Parti'yi yeniden toparlama çalışmaları başlar. Partinin yalnızca "yatay değil, dikey olarak da örgütlenmesi" gerektiği kararları alınır. Parti örgütleri yeniden canlanmaya başlar. TİP askerin siyasete müdahalesine ve Meclis'in devre dışı bırakılmasına karşı çıkar.
08.01.1971
Boran "Faşizm parlamenter kılığa büründürülmüş veya üniforma giydirilmiş şekliyle kapı ağzında boy göstermiştir" açıklamasıyla "Faşizme Hayır Kampanyası"nı başlatır. 12 Mart Muhtırası'ndan sonra erken seçim önerir.
12.03.1971
12 Mart Askeri Darbesi. 12 Mart'ın ilk hedeflerinden biri de TİP olur. Muhtıranın verildiği günün akşamında, Ankara Cumhuriyet Savcılığı TİP hakkında 23 yöneticisinin 8-15 yıl hapisle cezalandırılması istemini içeren takibat başlatır. Aynı gün devlet radyosunun 10:00 haberlerinde, TİP yöneticileri hakkındaki talepnamenin sorgu hakimliğine verildiği açıklanır.
27.05.1971
Behice Boran tutuklanır. Kısa bir süre Mamak Cezaevinde tutulduktan sonra Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşuna götürülür.
26.07.1971
TİP'in 20 Temmuz 1971'de Anayasa Mahkemesince "Türkiye'nin doğusunda Kürt halkının yaşamakta olduğunu" savunduğu gerekçesiyle Siyasi Partiler Yasası'nın 89'uncu maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesinde Genel Başkan Boran ve diğer parti yöneticilerinin yargılanması için dava açılır. Duruşmalar 19 Ağustos'ta başlar. Boran ve arkadaşları, TİP'in kapatılma nedeninden farklı gerekçelerle yargılanırlar.
06.10.1971
Duruşmalar devam ederken 18 arkadaşı ile birlikte tahliye edilir.
23.06.1972
Tekrar tutuklanır.
17.10.1972
Kesinleşen karara göre, Sıkıyönetim mahkemesi TİP'in gizli bir örgüte dönüştüğüne karar vererek, Türk Ceza Kanunun'nun 141/1 maddesi gereğince, yani "sınıf esasına dayalı cemiyet kurmak" suçundan, Behice Boran 141/1'in üst sınırından ceza alır: on beş yıl ağır hapis, beş yıl da "emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulması"na (gözetim altında tutulmasına) karar verilir.
14.07.1974
Tahliye edilerek dışarıda geçirdiği sekiz ay düşülünce toplam iki buçuk yıl süren hapisliği, Temmuz 1974 tarihindeki genel afla Sakarya Cezaevi'nden tahliyesiyle sona erer.
.07.1974
Behice Boran ve arkadaşları, 1974 Temmuzu'nda TİP'i yeniden kurma hazırlıklarına başlar. 1975 ilkbaharına kadar gerekli girişimleri tamamlarlar.
1975
Sıkıyönetim Mahkemesindeki savunması "İki Açıdan TİP Davası" adıyla yayınlanır.
30.04.1975
TİP'in yeniden kuruluşuna öncülük eder. Partinin bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesi bütünlüğü içinde içinde bulunulan ortamda güncel görevi demokratikleşme olarak belirlemesiyle birlikte, Genel Başkan Boran ağırlıklı olarak demokratikleşme ve demokrasi mücadelesi sorunu üzerinde durur. Boran'ın Yürüyüş, Çark Başak, ve Yurt ve Dünya dergilerindeki yazıları ve parti toplantılarındaki konuşmaları ülkenin diğer sorunlarının yanısıra ağırlıklı olarak demokratikleşme-faşist terörün önlenmesi sorununa odaklanır.
1976
Şili Halkıyla Dayanışma Gecesi Konuşması.
1977
Gerçekleştirilen 1. Kongreden sonra yeniden TİP Genel Başkanlığına seçilir.
1977
TİP’in 1. Kongre’sinde alınan karar uyarınca partisi adına CHP'ye demokrasiyi korumak ve güçlendirmek için işbirliği önerir, öneri reddedilir.
1977
Behice Boran ve Nihat Sargın, Ekim Devrimi'nin 60. yıl kutlamaları için Barış Komitesi'nin davetlisi olarak Sovyetler Birliği'ne davet edilirler.
1978
Türkiye'nin durumunu analiz eden ve öneriler geliştiren Demokratikleşme İçin Plan kitabının çalışmasına öncülük eder. 1978’de faşist saldırıların ve terörün artmasıyla birlikte partisi adına, ilerici ve sol güçlerin işbirliği çalışmalarının yoğunlaştırılması için mücadele eder. 1979 yılında partisinin almış olduğu ”Tek Parti Tek Cephe” kararlarıyla birlikte aynı bilimsel sosyalist platformdaki partilerin birliği ve anti-faşist, anti-emperyalist, anti-tekelci, anti-şoven bir tek cephenin örülmesi görevlerine odaklanır.
01.05.1979
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığının sokağa çıkma yasağı ilan ettiği 1 Mayıs 1979'da yasağı protesto amacıyla ve 1 Mayıs'ı kutlamak için Boran, Partililer ve Genç Öncü'lülerle birlikte sokağa çıkar. Tutuklanır, bir süre tutuklu kalır. Yargılama sonucunda 1 aya mahkûm edilir.
.09.1979
Moskova'da toplanan "Tüm Çocuklara Barış İçinde Güvenli Bir Gelecek İçin" konulu konferansa davet edilir.
14.10.1979
Boran 1979 Senato Seçimlerinde İstanbul'dan aday olur.
1979
1979 seçimlerinde yaptığı radyo konuşması nedeniyle hakkında dava açılır. (Dava gıyabında 12 Eylül sonrasında da sürdürülür ve 8 yıl 9 ay ağır hapis, 2 yıl 11 ay sürgün cezası alır.)
1980
12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında 1980 sonbaharında yurtdışına çıkması konusunda partili arkadaşlarınca ikna edilir.
1980
Eski milletvekili olduğu için kırmızı pasaportu vardır. Önce uçakla Sofya’ya; daha sonra da Belçikaya gider ve orada 'mülteci' statüsü alır. Askeri cuntanın "yurda dön" çağrısına uymadığı için yurttaşlıktan çıkarılır. Yurdışında cunta karşıtı faaliyetler içinde aktif olarak yer alır. Yurtdışındayken katıldığı tüm toplantılarda 12 Eylül cuntasının faşist karekterini ve buna karşı birleşik mücadelenin önemini vurgular. Sol Birlik'in çalışmalarına önem verir ve bu amaca dönük çeşitli toplantılara (örneğin Uluslararası Köln Konferansı'na) başkanlık eder.
1981
TKP ile birlik çalışmalarına ağırlık verir.
07.10.1987
TKP ile birlik görüşmelerinin başlayıp ortak bir partiye doğru yol alındığı ve ortak program çalışmalarının yürütüldüğü süreçte, 12 Eylül rejiminden köklü bir çıkışı öngören ortak program çalışmalarını onaylar. Birleşmenin açıklanacağı toplantıya katılarak kendini yormaması konusunda doktorların yaptığı tüm uyarılara rağmen "kararın açıklanması sırasında TİP, TKP üyeleri ve sol kamuoyu açısından bir kuşkuya yol açmamak için" ölümü pahasına toplantıya katılır. Brüksel'de düzenlenen bir basın toplantısıyla TİP ile TKP’nin (TBKP) adıyla birleşme kararı aldığını kamuoyuna açıklar ve birleşmeye ilişkin olarak sorulan soruları cevaplandırır. (TİP ile TKP’nin TBKP çatısı altında birleşmesi Boran’ın ölümünden sonra yapılan 1988'de üç kongrenin ardından gerçekleşir.)
10.10.1987
Behice Boran 77 yaşında, sürgünde yaşama gözlerini yumar.
16.10.1987
TBMM'de yapılan cenaze töreni sonrasında toprağa verilmek üzere İstanbul'a götürülür.
18.10.1987
Ülke çapında geniş bir toplumsal ve siyasal sahipleniş yaşanır. Onbinlerin katılımıyla düzenlenen kitle gösterisiyle Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verilir.